19 Mart 2019 Salı

Eguisheim Gezi Rehberi - Aslında o kadar küçük değilim!

OKUYUCU İÇİN NOTUMUZ: EGUISHEIM GEZİMİZİ 8-9 MART 2018 TARİHLERİNDE GERÇEKLEŞTİRDİK.
“Şarap, Tanrı’nın insanları sevdiğinin ve onları mutlu görmek istediğinin en büyük kanıtıdır”.
diye buyurmuş Benjamin Franklin!
Çok haklısın Benjamin Amcacım; onun için biz de şu an Alsas şaraplarının doğum yeri olan Eguisheim’deyiz ve gerçekten mutluyuz!😊

Eguisheim, Colmar’a 5 km uzaklıkta, 1850 nüfuslu ufacık bir köy! (1850 kişi bu köye nasıl sığmış hala anlayabilmiş değiliz). Etrafı boylu boyunca uzanan üzüm bağları ile çevrili olan Eguisheim’in, verimli toprakları ve kendine özgü mikro iklimi ile Alsas bölgesinin en iyi şaraplarını ürettiği söyleniyor. Bunu da şaraplar üzerindeki “Alsace Grand Cru” açıklamasından anlayabiliyormuşuz.( Grand Cru Fransa’nın farklı bölgelerinde şarap bağlarının sınıflandırılmasında kullanılan bir terimmiş; eğer şaraplar belirli bir kalitenin üzerindeki teruarlarda üretilmiş, özel olarak test edilmiş, satışa çıkmadan mutlaka bekletilmiş ve tüm bunlar yasal olarak kanıtlanmış ise şarapların şişelerinde bu açıklamayı görebiliyormuşsunuz, nasıl da yararlı birşey öğrenmiş olduk ama!!!) (*Teruar ‘da bu arada havası, suyu, taşı toprağı, insanı güzel demekmiş özetle😊)
Şarap ile adını dünyaya duyurmuş olan Eguisheim; Papa St.Leon IX’in doğum yeri olması ile de uluslararası bir üne sahip!
Çok küçük bir köy olmasına rağmen Eguisheim yıl boyunca birçok festivale de ev sahipliği yapıyormuş. Her yıl düzenlenen “Entente Florale Europe” yarışmasında, hoş ortamı, evlerini süsleyen binbir renkli çiçekleri ile 2006 yılında altın madalya almaya hak kazanmış. 2013 yılında da Fransızların yıllık düzenlediği “En sevdiğim Fransız Köyü-Le Village prefere des Français” yarışmasında birinci olup Fransa’nın favori köyü seçilmiş.
Bakalım bizim de bundan sonraki hayatımızda favori köyümüz olabilecek mi?(İbrahimağa köyünden sonra tabii ki :P)

Nasıl Geldik, Nerede Kaldık?

Biz Alsas-Loren gezimizin tüm konaklamalarını Colmar’da yapmayı tercih ettik. Colmar’dan Eguisheim’e taksi ya da otobüs ile geliniyor. Köye gelirken kullanabileceğiniz otobüs hattı 440. Otobüs saatleri de şu şekilde ( ligne-440); yani 06:50 ve 08:00 otobüslerini kaçırdığınız anda saat 12:00’a kadar beklemeniz gerekiyor. Biz garda bilet alalım diye koşuştururken 08:00 otobüsünü kaçırmış bulunduk ve Eguisheim’e taksi ile geldik.
Sadece 5 km olmasından dolayı 10 dakika içinde Eguisheim’deydik zaten😊
Ama dönüşte otobüs alternatifini değerlendirdik ki iyi ki de öyle yapmışız. Otobüs bir hayli dolaşarak Colmar’a döndüğünden pek çok köyü de bu arada görmüş olduk. Ayrıca Alsas-Loren’in verimli bağları arasından yolculuk yapmış olduk, iyi oldu! Bu arada otobüs köy okulunu karşınıza aldığınızda sol tarafta bulunan duraktan yolcu alıyor.
Bizim gittiğimizde kış ayı olmasından mıdır bilemedik, köyde hiç taksi yoktu, taksi durağı falan da yok. Turizm ofise sorduğumuzda Colmar’dan taksi çağırdıklarını, isterlerse yardımcı olabileceklerini söylediler. Ancak bize otobüs saati uygun düştüğünden gerek görmedik ama sizin aklınızda olsun; taksi ile dönmek isterseniz turizm ofisinden yardım alabilirsiniz.

Nasıl Gezdik?

Bu yazının en kısa kısmı burası olabilir! Çünkü 2 saatte tüm köyü gezdik😊 Eguisheim iç içe elips şeklinde yerleşmiş bir köy, dolayısı ile bir noktadan dolaşmaya başladığınız anda nasıl olduğunu anlayamadan başladığınız noktaya geliyorsunuz! Hangi elips rotasını seçeceğiniz size kalmış; biz Eguisheim’in simgesi haline gelmiş “Güvercin Çatısı” (Le Pigeonnier)’nın önündeki rotadan başladık.Bu eve “Güvercin Çatısı” deniyor çünkü güvercinler bu evin çatısında besleniyorlarmış.
[gallery link="file" columns="2" size="large" ids="1138,1137"]
Biz sabahın çok erken saatinde geldiğimiz için köy bomboştu, sakinleri bile uyanmamış olduğundan etrafta hiç kimse yoktu! Rotamızı takip ederken bu evlerde gerçekten yaşayan insanların olduğunu düşünmek bize tuhaf geldi; etraf film seti için döşenmiş bir plato gibiydi!
Kalaslar ile desteklenmiş rengarenk evler 15.yy’den beri ayaktalarmış, ancak pek çok restorasyon gördükleri Eguisheim’de yazılı bilgiler içerisinde. 16.yy’a kadar çok daha soluk renklerde olan bu evler, 17. yy’da kireç boyanın yerini toz boya alınca bugünkü görüntülerine kavuşmuşlar. O dönemde pastel renklere boyalı evler aynı zamanda ev sahiplerinin zenginliğini de gösteriyormuş. Ayrıca ilk zamanlar evlerin pencereleri de çok küçükmüş, restorasyonlar ile pencereleri de büyüterek evlerin daha fazla ışık alması sağlanmış.
[gallery link="file" size="large" ids="1142,1141,1140"]
Bazı evlerin cephelerinde kabartmalı yazılar dikkatimizi çekiyor. Bu yazılarda genel olarak evlerde yaşayan çiftlerin baş harfleri ve evin inşaa tarihi yer alırmış. Bazen de ev sahipleri Tanrı’ya dualarını, Hz.İsa’ya bağımlılıklarını gösteren kabartmalar da yaptırabiliyorlarmış. Mesela Hz.İsa için “IHS”sembolünü kullanmışlar. Yaptırdıkları dini içerikli kabartmalar ile Tanrı’nın evlerini türlü çeşit kötülüklerden koruyacağına, evlerine şans getireceğine ve evlerini yangınlardan koruyacağına inanıyorlarmış.                                                Eguisheim Köyü
Evlerin dış cephe dekorasyonlarının da bir köye göre çok iddialı olduğunu söylemeden geçemeyeceğiz!
[gallery columns="2" link="file" size="large" ids="1145,1144"] [gallery columns="5" link="file" size="medium" ids="1150,1149,1148,1147,1146"]
Yürümeye devam ederek, Eguisheim’in meydanına geliyoruz. Burada Eguisheim Şatosu ve St.Leon Çeşmesi’ni görüyoruz. Şatoya biz gittiğimizde kapalıydı, etrafını şöyle bir dolaştık. Çeşme de 80.000 lt su kapasitesi ile Alsas bölgesinin en büyük çeşmelerinden biriymiş.Bir zamanlar bölgenin su kaynağı olarak da kullanılmış.Sabahları halk burada toplaşıp ihtiyaçları olan suyu temin ederlermiş. Çeşmenin tam ortasında da St.Leon’un da heykeli bulunuyor.                                              Eguisheim Köyü
Eguisheim’in Alsas şaraplarının kalbi olduğunu belirtmiştik. Dolayısı ile adım başı şaraphaneye rastlamanız tabii ki tesadüf değil! Bu şaraphanelerde tadımlar da yapılıyor, buraya kadar gelmişken bölge şaraplarını mutlaka tatmadan dönmeyin...
Eguisheim Köyü
Evler, şaraplar derken leylekleri de unutmayalım😊Çünkü Alsas bölgesinde leylekler çok popüler; pek çok evin çatısında leylek yuvalarını görebilirsiniz. Zaten köyde dolaşırken mütemadiyen kulağınıza bir ses geliyor, anlayın ki leyleklerin sesi!
[gallery columns="2" size="large" link="file" ids="1155,1154"]
Sonrasında St.Leon çeşmesine bakan hediyelik eşya satan mağazaya bir uğrayıp, üstünde leylek ve Eguisheim köyü resmi olan T-shirtlerden aile boyu alıyoruz. Eguisheim gezimizin sonunda köy okuluna geliyoruz. Ne alaka demeyin; otobüs durağı köy okulunun dibinde bulunuyor. Okulu da gördükten sonra, kafamızda “Burası nasıl bir köy ya?!” soruları ile otobüse binip köyden ayrılıyoruz. ( bknz:köy okulu)
                                              Eguisheim Köyü

Ne Yedik Ne İçtik?

Bilin bakalım ne içtik?:)
Biz Jos.Freudenrich şaraphanesini tercih ettik.Açıkçası çok araştırma yapmadan, gözümüze çok sempatik bir yer olarak gözüktüğü için direk buraya geldik.Burası üç kuşağın bir arada çalıştığı bir aile işletmesiymiş ki, test sunumunu torunları yapıyordu.Test ettiğimiz şaraplardan özellikle bu bölgenin popüleri olan Pinot Blanc çok başarılıydı; ama diğerlerini de hakkını yememek lazım!(Muscat, Riesling,Pinot Noir). Bu tontiş ailenin işlettiği mekan ile ilgili bilgi almak isterseniz: http://www.joseph-freudenreich.fr/                                              Eguisheim Köyü
Ne mi yedik? Sabah kahvaltısını Colmar’da yapıp geldiğimizden ve öğlen Colmar’a döndüğümüzden oturup köyde birşeyler yemeye vakit ayırmadık. Sadece evinin önüne sergi açan bir ev sahibinden aldığımız ev yapımı kek (adı “berawecka “ mış) ve bir paket bretzel şekilli kraker yedik😊

Ne Harcadık?

  • Colmar-Eguisheim taksi ile geliş: 10 eur ( 3 kişi)
  • Berawecka & Bretzel Kraker: 4 eur
  • Şarap Tadımı : 6 eur ( 1 kişi)
  • Hediyelik eşya: 30 eur
  • Eguisheim-Colmar otobüs ile dönüş: 5 eur ( 2 kişi)

Kaçının!

  • Colmar-Eguisheim otobüs saatlerini incelemeden plan yapmaktan!
  • Köyde nasıl olsa bir taksi bulurum ümidi ile gezmekten!
  • Sabahın çok erken saati gelecekseniz, aç karnına köye gelmekten! (Her yer neredeyse öğle saatine kadar kapalı çünkü)

Nelere Bayıldık?

  • Kalasları ile tarihe meydan okuyan pastel renk evlere!
  • Evlerin dış cephe aksesuarlarına!
  • Sokaklarda bir tane çöp görmeyişimize!
  • Şaraphanelerin konseptlerine!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Hakkımızda

1868-1935 yılları arasında yaşayan psikanalist Magnus Hirschfeld, sürekli keşfetme arzusunda olan serüven meraklılarının seksüel açıdan bu...